Alp ÇAL Avukat / Arabulucu / Ortak
[email protected]
08 Temmuz 2019
A-
A+
Kentsel dönüşümün hızla devam ettiği günümüzde riskli yapıların yenilenmesinde en çok tercih edilen yöntem, riskli yapı sahiplerinin anlaşma sağladıkları müteahhitlerle Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri akdetmek suretiyle eski binaların yıkılarak yerine yeni binaların inşa edilmesidir. Ancak yaşanan ekonomik darboğaz ve benzeri nedenlerle, müteahhitlerin sözleşmelerin akdedilmesinden sonra taahhüt edilen işe başlamaması veya yarım bırakması nedeniyle arsa sahipleri sıklıkla mağduriyet yaşamaktadırlar.
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri aynı zamanda, maliklerin taşınmaz üzerinde sahip oldukları bir kısım arsa payının müteahhide devrini içerdiğinden yani inşaat bedeli müteahhide ayni olarak arsa payı olarak ödendiğinden inşaat sözleşmesi aynı zamanda bir taşınmaz satış vaadini de içermektedir. Bu nedenledir ki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmî şekilde yani noter önünde düzenleme şeklinde akdedilmesi zorunluluğu mevcuttur.
Sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesi, bu sözleşmelerin diğer adi sözleşmeler gibi bir tarafın iradesi ile tek taraflı olarak fesih edilememesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, ancak mahkeme kararı ile mümkün olabilmektedir. Bu doğrultuda resmi şekilde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi için mahkemeye başvurulması ve mahkeme kararı alınmasını zorunlu olmaktadır.
Bilindiği üzere ülkemizde mahkeme sürecinin tamamlanması çok uzun bir zaman almaktadır. Bu durum özellikle başka ikametgâhı olmayan veya tek gelirini kiradan sağlayan maliklerin büyük bir mağduriyet yaşamasına yol açmaktadır. Aynı şekilde aksayan bu süreç, binaların hızlı bir şekilde yenilenmesi ve dönüşümü amacıyla getirilen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un (“6306 Sayılı Kanun”) amacı ile de bağdaşmamaktadır.
Yukarıda izah ettiğimiz mağduriyetin engellenmesi ve kentsel dönüşüm sürecinin hızlanması amacıyla getirilen Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (“Kanun Teklifi”) 24. Maddesi ile 6306 Sayılı Kanun kapsamında olan yapıların inşaatına müteahhit tarafından hiç başlanılmamış olması veya inşaatın yarım bırakılmış olması halinde maliklerin inşaata mahkemeye başvurmaksızın devam edebilmesi için bir imkan getirilmektedir.
Buna göre Kanun Teklifi ile 6306 Sayılı Kanun’un 6. maddesine eklenmesi planlanan 14. fıkra kapsamında, tek taraflı fesih yapılabilmesi için öngörülen şartlar aşağıdaki gibi olmaktadır.
Kanun Teklifine göre, şayet yukarıdaki şartlar mevcut ise Malikler tarafından alınacak karar ile birlikte bakanlığa başvurularak aşağıda yer verdiğimiz sürecin işletilmesi gerecektir.
Fesih tarihine kadar müteahhit tarafından gerçekleştirilmiş olan işlemlere dair işler devredilen hisseler ve yapılan ödemelere ilişkin uyuşmazlıklar genel hukuk hükümlerine göre çözümleneceği ilgili kanun teklifi kapsamında kabul edilmiştir. Ancak getirilen yeni düzenleme ile şayet müteahhit maliklere sözleşme kapsamında kira yardımı yapmış ise artık müteahhidin bu kira bedellerinin iadesini maliklerden talep edemeyeceği ayrıca düzenlenmiştir. Dolayısıyla müteahhidin kira yardımı adı altında yapmış olduğu ödemeleri maliklerden talep edemeyeceği açık olarak anlaşılmaktadır.
Düzenleme, TBMM genel kurulunda 04.07.2019 tarihinde kabul edilmiş olup 10.07.2019 tarih ve 30827 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yayınlara dön