A-

A+

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“Kanun”)’da Marka Düzenlemeleri

Kanun kapsamında marka tanımı genişletildi.

Kanun’un 4. maddesi ile marka tanımı genişletilerek, ayırt edilebilir olan, açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayacak şekilde sicilde gösterilebilir olan, kişi adları da dahil olmak üzere sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajların biçimi olmak üzere her türlü işareti kapsar hale getirilmiştir. Marka olabilecek işaretler Kanun’da sınırlı şekilde sayılmamakta olup, çizimle görüntülenebilme şartı da kaldırılarak; ses ve hareket gibi yeni marka türlerinin tescilinin önü açılmıştır.

Marka tescilinin reddinde istisna getirildi.

Aynı türde mal ve hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretlere ilişkin marka başvurularının Kurum tarafından reddedileceği, Kanun öncesi düzenlemelerde de yer almaktaydı. Kanun’un 5. maddesi ile bu hususa bir istisna getirilerek, önceki  marka sahibinin, yeni başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı izin belgesinin Kurum’a sunulması halinde başvurunun reddedilemeyeceği öngörülmektedir. Hükmün gerekçesine göre, bu düzenleme ile başvuru sahiplerinin piyasada birlikte var olma yönünde ortaya koydukları iradenin korunması amaçlanmaktadır.

Markanın tesciline itiraz nedenleri genişletildi.

Kanun’un 6. maddesi ile tescil başvurularının herhangi bir itiraz üzerine reddedilebileceği durumlara, genel bir hüküm eklenerek, kötü niyetle yapılan marka tescil başvurularının itiraz üzerine reddedileceği öngörülmüş ve mevcut hak sahiplerine sağlanan koruma genişletilmiştir.    

Başvuruya itiraz süresi kısaldı.

Marka tescil başvurularına üçüncü kişilerin itiraz edebilmesi için öngörülen ilan süresi, toplam tescil sürecinin kısaltılması amacıyla, Kanun’un 18. maddesi ile 3 aydan 2 aya indirilmiştir. İtiraz süresinden sonra itiraz gerekçelerinin değiştirilmeyeceği ve genişletilmeyeceği hükmü ile de, sürecin kötü niyetle uzatılmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Koruma süreleri aynı kaldı ama mal ve hizmetlerin sadece bir kısmının yenilenmesi öngörüldü.

Tescilli markaların koruma süresi, önceki yasal düzenlemelerde olduğu gibi,  tescil başvurusu tarihinden itibaren 10 yıl olup, bu süre 10’ar yıllık dönemler için yenilenebilecektir. Kanun’un 23. maddesi ile, markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin sadece bir kısmı için yenilenebilmesi imkanı getirilmiştir.

Kullanılmayan tescilli marka için yeni başvuru yapılabilmesi imkanı düzenlendi.  

Kanun’un 19. Maddesi uyarınca, en az beş yıldır tescil olan bir markanın sahibinin, yeni bir başvuruya kendi markası ile aynı veya benzer oluşu nedeniyle itiraz etmesi halinde, yeni başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz eden taraftan markasını ilgili mal ve hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi şekilde kullanmakta olduğuna veya kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunarak ispatlaması gerekmektedir. İspat yükünü tescilli marka sahibine yükleyen bu maddenin gerekçesinde, bu hüküm ile tescilli markaların piyasada etkin şekilde kullanılmasının sağlanması ve itiraz müessesesinin kötü niyetli şekilde kullanılmasının engellenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.

Markalara dair lisans verme imkanı devam etmektedir. 

Kanun’un 24. Maddesi uyarınca eski yasal düzenlemelere paralel şekilde marka hakkı, tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için lisans sözleşmesine konu olabilir. Lisans, inhisari  veya inhisari olmayan lisans şeklinde verilebilir.

Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa lisans, inhisari değildir. İnhisari olmayan lisans sözleşmelerinde lisans veren markayı kendi kullanabileceği gibi üçüncü kişilere de başka lisanslar verebilir. İnhisari lisans sözleşmelerinde lisans veren, başkasına lisans veremez ve hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi de markayı kullanamaz. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez.

Kurum’a marka iptal yetkisi verildi.

Hükümsüzlük düzenlemesine ilave olarak idari iptal düzenlemesi yapılmıştır. Kanun’un 26. maddesinde, AB uygulamasına paralel şekilde, marka tescillerinin belirli durumlarda mahkemeler yerine Kurum tarafından iptal edilebilmesi öngörülmüştür. Madde 192 uyarınca bu hüküm, Kanun’un yayım tarihinden 7 yıl sonra, yani 10.01.2024’te uygulanmaya başlanacak, bu tarihe kadar iptal yetkisi mahkemelerce kullanılmaya devam edilecektir.

Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucunda markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi halinde markanın iptaline karar verilecektir.  Ayrıca, madde 9 uyarınca, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan, tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye'de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilecektir.

Hükümsüzlük ve iptal halinde markanın nasıl etkilenir?

Kanun’un 25. maddesi gereğince markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde bu karar marka başvuru tarihinden itibaren etkili olup, markaya bu Kanun’la sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. 26. madde gereğince markanın iptaline karar verilmesi hâlinde ise bu karar, iptal talebinin Kurum’a sunulduğu tarihten itibaren etkilidir. Ancak talep üzerine, iptal hallerinin daha önceki bir tarihte doğmuş olması halinde iptal kararının bu tarihten itibaren etkili olacağına karar verilebilir.

Arabuluculuk müessesesi de Kanun’da yerini aldı.

Marka tesciline yapılan itirazların incelenmesine ilişkin 19. madde uyarınca, Kurum’un gerekli görmesi halinde tarafları uzlaşmaya teşvik edebileceği ve bu durumda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile uyuşmazlıkların mahkemeye taşınmadan hızlı şekilde çözümlenmesi amaçlanmıştır.

Marka hakkına tecavüze ilişkin hapis ve adli para cezası getirildi.

Kanun’un 30. maddesinde cezai hükümler düzenlenmiştir. Buna göre başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Yine bunun dışında bazı eylemler de ceza kapsamına alınmıştır. İltibas ibaresi, karıştırılma ihtimalini de kapsamaktadır.

▪▪▪